İçişleri Bakanlığı açıklamasına göre ülke genelinde 781 mahalle daha yabancı ikametine kapatıldı. Yasak mahalle sayısı bin 169'a çıkartıldı.
Çok da güzel oldu, özellikle başta Alanya'mız olmak üzere bölgemizdeki diğer turizm kentleri için de 'yetmez ama müthiş' diyebilirim! Fakat 'o mahalle serbest, bu mahalle yasak' demek yabancı istilasını meşrulaştırmaktır. Bu nedenle tamamen ülkelerine geri gönderilmeliler. Yasak olmayan mahallelerde bir yabancı yığılması ve buna bağlı olarak, kira ve gayrimenkul fiyalarında fahiş derecede yükselmeler olacağı tecrübeyle sabittir. Olan, yine gariban yerli vatandaşa olacaktır.
Öncelikle Alanya'da yakın tarihin önemli sorunlarından bazılarını hatırlamakta fayda var.
Neydi bunlar;
- Betonlaşma!
- Tarım alanlarının imara açılması
- Otellerin yıkılarak konuta çevrilmesi
- Nüfus yoğunluğu
- Trafik
- Niteliksiz-eğitimsiz turizm personeli
- Şehrin tarihi önemine ve doğasına 'hak ettiği' değerin verilmemesi
...
Şehrimizin bu temel sorunları konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
'BETONLAŞMA.. TARIM ALANLARININ İMARA AÇILMASI' konusu, bir turizm kenti için en büyük tehlikelerden değil midir?
Bakanlığın açıkladığı 'Yabancıya Mahalle Yasağı'nı bir turizm kenti olarak ele almamız gerekirken bir 'inşaatçı-emlakçı-tüccar' zihniyehtiyle ele almak, hali hazırda ekonomik sıkıntılar ve kaçak sığınmacı-göçmen politikaları nedeniyle bitme noktasına gelmiş olan turizme atılacak en büyük darbelerden olacaktır.
Alanya'da ilgili yasak kararını eleştirenler ve 'yeniden değerlendirilmeli' talebinde bulunanların hepsinin bir emlak veya inşaat firması sahibi, ortağı olduğu şaşırtmıyor.
Klasikleşmiş bir Kızılderili sözünü şuraya not düşelim; 'Son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak' Turizm Alanya'nın ekmeğidir, geleceğimizdir.
Daha düne kadar Alanya sokaklarındaki yabancı istilasından dem vurarak dert yanan, isyan edenler bugün ateşli birer 'yabancı' savunucusu haline geliverdi. Bir de bu kişilere perde arkasından destek veren yerel medyanın o 'algıcı kalemleri' aldıkları paraların hakkını dibine kadar verdikleri gözlerden kaçmıyor.. Aynı ateşli savunucuların, 'Arap uyruklulardan rahatsız oldukları gerekçesiyle bazı iskandinav ve Avrupa ülke vatandaşlarının Alanya'daki mülklerini satarak kaçtıklarını' yazarak kendi içlerinde çeliştiklerine dikkat çekmek isterim
İSTİSNALAR MUTLAKA OLMALI..
Bu istisna Avrupalı turistler için uygulanmalı. Öyle dedikleri gibi 100 bin dolar da değil, en az 400 bin dolarlık mülk alanlar ve kesinlikle 3 yıl Türkiye'de ikamet etmiş olmaları koşuluyla vatandaşlık verilmeli Avrupalıya da.
ORTADOĞU ülkeleri vatandaşlarına döviz-mülk karşılığı T.C. vatandaşlığı satışı kesinlikle sonlandırılmalı. Bu milletlere mahalle yasağı değil, TÜrkiye yasağı konulmalı ve ülkelerine geri gönderilmeli. Şu zamana kadar satılan gayrimenkullerin kendi milletlerinden herhangi birine miras olarak bırakabilmelerine de izin verilmemeli; yasal olarak önüne geçilmeli. Buna Rusya da dahil..
ALANYA BİR CENNETTİR VE ÖYLE KALMALI.
Dışarıdan göç almış, dolup taşmış sokaklar, kaldırımda adım atacak yer bırakmayan araçlarlar, kalabalığı ve kirliliği nedeniyle yaşanmaz hale gelmiş, sosyolojik ve demografik yapısı tamamıyla bozulmuş, kültürsüz, geleneksiz, ruhsuz bir metropel şehir değil, doğasıyla ve iklimiyle tek, sanata ve tarihe verdiği önemle bilinen bir cennet olmamız gerektiği unutulmamalı..
Ankara'da lobisi güçlü olanların kenti istedikleri gibi dizayn etmeye hakları yok!
STK'lar, siyasi partiler, dernekler ve en önemlisi Alanya halkı tüm dinamikleriyle bu kentin bütünüdür ve birbirinden ayrı düşünülmemeli. 'Şehrin tamamı alınan bu karardan memnundur ve 'kentin geneli için uygulanmalı' beklentisindedir..'
Tüm Türkiye'de olduğu gibi Alanya da 'yabancıya mülk satışı ve ikamet yasağı' olumlu karşılanmıştır. Dediğim gibi bu yasak daha da genişletilmeli kent geneli için uygulanmalı.
Aylardır süregelen fahiş kira ve fahiş gayrimenkul fiyatları konusunun da bir anda normale döndüğü görülecektir..